BİLGİLENDİRME   : 7226 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile Diğer Kanunlarda ki Yapılan Değişiklikler

BİLGİLENDİRME : 7226 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile Diğer Kanunlarda ki Yapılan Değişiklikler

I. İŞ HUKUKUNA İLİŞKİN DÜZENLEMELER

a) Kısa Çalışma Düzenlemesi

7226 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu (“Kanun”)’na aşağıdaki hüküm eklenmiştir:

“GEÇİCİ MADDE 23- 30/6/2020 tarihine kadar geçerli olmak üzere, yeni koronavirüs (Covid-19) kaynaklı zorlayıcı sebep gerekçesiyle yapılan kısa çalışma başvuruları için, ek 2 nci maddenin üçüncü fıkrasında işçinin kısa çalışma ödeneğine hak kazanabilmesi için öngörülen hizmet akdinin feshi hariç işsizlik sigortası hak etme koşullarını yerine getirmesi hükmü, kısa çalışma başlama tarihinden önceki son 60 gün hizmet akdine tabi olanlardan son üç yıl içinde 450 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödenmiş olması şeklinde uygulanır. Bu koşulu taşımayanlar, kısa çalışma süresini geçmemek üzere son işsizlik ödeneği hak sahipliğinden kalan süre kadar kısa çalışma ödeneğinden yararlanmaya devam eder. Bu madde kapsamında kısa çalışma uygulamasından yararlanabilmek için, işyerinde kısa çalışma uygulanan dönemde 4857 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin birinci fıkrasının (II) numaralı bendinde yer alan sebepler hariç olmak kaydıyla işveren tarafından işçi çıkarılmaması gerekir. Bu madde kapsamında yapılan başvurular, başvuru tarihinden itibaren 60 gün içinde sonuçlandırılır. Bu madde kapsamında yapılan başvuru tarihini 31/12/2020 tarihine kadar uzatmaya ve birinci fıkrada belirlenen günleri farklılaştırmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.”

Söz konusu hüküm uyarınca, yeni tip koronavirüs (COVID-19) nedeniyle zorlayıcı sebep mevcudiyeti gerekçesiyle yapılan kısa çalışma başvuruları açısından Kanun’un ek 2. maddesinin 3. fıkrasında yer alan  “işçinin kısa çalışma ödeneğine hak kazanabilmesi için, hizmet akdinin feshi hariç işsizlik  sigortası hak etme koşullarını yerine getirmesi gerekir” hükmü, 30/06/2020 tarihine kadar “kısa çalışma başlama tarihinden önceki son 60 gün hizmet akdine tabi olanlardan son üç yıl içinde 450 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödenmiş olması şeklinde uygulanır. Bu koşulu taşımayanlar, kısa çalışma süresini geçmemek üzere son işsizlik ödeneği hak sahipliğinden kalan süre kadar kısa çalışma ödeneğinden yararlanmaya devam eder” şeklinde uygulanacaktır.

Başka bir ifadeyle, 30/06/2020 tarihine kadar işçinin kısa çalışma ödeneğine hak kazanabilmesi açısından “işsizlik sigortası hak etme koşullarının”; “kısa çalışma başlangıç tarihinden önceki 60 gün boyunca hizmet akdine tabi olarak ve son 3 yıl içinde 450 gün sigortalı olarak çalışılmış olması ve işsizlik sigortası primi ödenmiş olması” olarak uygulanacağı düzenlenmiştir. Bu koşulları sağlamayan işçiler, kısa çalışma süresini geçmeyecek şekilde işsizlik ödeneğine en son hak kazandığı süreden bakiye kalan süre kadar kısa çalışma ödeneğinden yararlanmaya devam edecektir.

İkinci olarak, işyerinde kısa çalışma uygulanması açısından işverenlere ek yükümlülük getirilmiştir. Buna göre, işverenin kısa çalışma uygulamasından yararlanabilmesi için, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/2 maddesinde düzenlenen “işverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı” saklı kalmak kaydıyla kısa çalışma süresi boyunca işçi çıkarılmaması şartı öngörülmüştür.

Son olarak Ek Madde-23 uyarınca yapılacak olan başvuruların başvuru tarihinden itibaren 60 gün içinde sonuçlandırılacağı; başvuru tarihinin Cumhurbaşkanı tarafından 31/12/2020’ye kadar uzatılabileceği ve şart olarak öngörülen 60 ve 450 günlük sürelerin değiştirilebileceği hüküm altına alınmıştır. 

7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 52. maddesi uyarınca işbu hüküm, 29/02/2020 tarihinden itibaren uygulanmak üzere 26.03.2020 tarihinde yürürlüğe girecektir. Dolayısıyla 29/02/2020 tarihinden sonra yapılan başvurular açısından yukarıda belirtilen şartlar geçerli olacaktır.

b) Telafi Çalışma Süresine İlişkin Düzenlemeler

4857 Sayılı İş Kanunu’nun 64. maddesinde değişiklikler öngören 7226 sayılı Kanun’un 43. maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 64. maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Telafi çalışması Madde 64- Zorunlu nedenlerle işin durması, ulusal bayram ve genel tatillerden önce veya sonra işyerinin tatil edilmesi veya benzer nedenlerle işyerinde normal çalışma sürelerinin önemli ölçüde altında çalışılması veya tamamen tatil edilmesi ya da işçinin talebi ile kendisine izin verilmesi hallerinde, işveren dört ay içinde çalışılmayan süreler için telafi çalışması yaptırabilir. Bu çalışmalar fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışma sayılmaz. Cumhurbaşkanı bu süreyi iki katına kadar artırmaya yetkilidir. Telafi çalışmaları, günlük en çok çalışma süresini aşmamak koşulu ile günde üç saatten fazla olamaz. Tatil günlerinde telafi çalışması yaptırılamaz.”

Kabul edilen değişiklik ile, zorunlu nedenlerle işin durması, ulusal bayram ve genel tatillerden önce veya sonra işyerinin tatil edilmesi veya benzer nedenlerle işin durması, çalışma sürelerinin önemli ölçüde azalması veya tamamen tatil edilmesi durumunda yaptırılabilecek olan telafi çalışmasının uygulanabileceği periyot 2 aydan 4 aya çıkarılmıştır. Ayrıca madde metnine 2. fıkra olarak Cumhurbaşkanı’nın bu süreyi 8 aya kadar çıkartabileceğine ilişkin hüküm eklenmiştir.

Bu bağlamda çalışma hayatında zorlayıcı neden olarak kabul edilmiş olan yeni tip koronavirüs (COVID-19) nedeniyle çalışılamayan sürelerden kaynaklı olarak yaptırılacak olan telafi çalışması, kaynağını oluşturan zorunlu nedenin ortadan kalkması ve işyerinin normal çalışma dönemine başlamasını takip eden 4 aylık bir periyot içerisinde yaptırılabilecektir.

Anılan değişiklik, 26.03.2020 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

 II. VERGİSEL DÜZENLEMELER

 a. Gelir Vergisi Kanunu Açısından 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu (“GVK”)’na eklenen 75. maddesine eklenen düzenleme ile yabancı para cinsinden yapılan katkı payı ödemelerinin yatırıldığı yabancı para cinsinden kurulan emeklilik yatırım fonlarından elde edilen irat tutarının tespitinde kur farkı dikkate alınmayacağı belirtilmiştir.

Söz konusu düzenleme, yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir. 

b. Maden Kanunu Açısından

3213 sayılı Maden Kanunu’nda mali yükümlülüklerin ertelenmesine ilişkin düzenleme yapılmıştır. Bu kapsamda söz konusu Kanun’a aşağıdaki ek madde eklenmiştir:

“EK MADDE 19 – Mücbir sebeplerden herhangi birinin bulunması hâlinde Bakanlık tarafından Hazine ve Maliye Bakanlığının görüşü alınarak bu Kanun kapsamındaki mali yükümlülüklerin ve/veya beyanların ertelenmesi ile mali yükümlülüklerin taksitlendirilmesine karar verilebilir. Bu takdirde mali yükümlülüklere ilişkin zamanaşımı durur ve hak düşürücü süreler erteleme süresince işlemez. Bu hükmün uygulanması için mücbir sebebin malum olması veya ilgililer tarafından ispat veya tevsik edilmesi gerekir. Bakanlık, mücbir sebep sayılan hâller nedeniyle; bölge, il, ilçe, mahal veya afete maruz kalanlar itibarıyla mücbir sebep hâli ilan etmeye ve bu sürede bu Kanunda belirlenen mali yükümlülüklerden yerine getirilemeyecek olanları tespit etmeye yetkilidir.”

Söz konusu düzenleme, 1/1/2020 tarihinden itibaren uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir. 

c. Konaklama Vergisi Uygulaması Açısından

7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un “Yürürlük” başlıklı 52. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde 7194 sayılı Kanun’un 9 ve 42. maddelerinin yürürlük tarihini belirleyen hükmündeki “1/4/2020” ibaresi “1/1/2021” şeklinde değiştirilmiştir.

Buna göre, konaklama vergisini düzenleyen 9. madde ile konaklama vergisinin oranını düzenleyen maddenin1 yürürlük tarihleri 01.01.2021 olarak değiştirilmiştir.   

Söz konusu düzenleme, yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir. 

d. Gelir İdaresi Başkanlığı ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanunu Açısından 

5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığı ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun’un mülga 33. maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir: 

“Atıflar ve yetkiler MADDE 33 – Diğer mevzuatta Gelirler Genel Müdürlüğüne yapılmış olan atıflar Gelir İdaresi Başkanlığına; Gelirler Genel Müdürüne yapılmış atıflar Gelir İdaresi Başkanına; Başkanlığın görev alanına giren konularda mülki idare amirlerine, mahallin en büyük memuruna, ilin en büyük mal memuruna, defterdara ve defterdarlığa yapılmış atıflar ilgisine göre vergi dairesi başkanı ve başkanlığına, vergi dairesi başkanlığı bulunmayan yerlerde vergi dairesi müdürü veya müdürlüğüne; gelir müdürlüğüne, takdir komisyonu başkanı veya başkanlığına, tahsil dairesine, mal müdürü ve müdürlüğüne yapılmış atıflar ilgisine göre vergi dairesi başkanı ve başkanlığına veya ilgili müdür veya müdürlüğüne yapılmış sayılır.”

Söz konusu düzenleme, yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir. 

e. Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun Açısından

Hazine ve Maliye Uzmanları, 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun uyarınca denetim elemanı sayılacaktır.

MADDE 31 – 11/10/2006 tarihli ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendine “Vergi Müfettişleri,” ibaresinden sonra gelmek üzere “Başkanlıkta istihdam edilen Hazine ve Maliye Uzmanları,” ibaresi eklenmiştir.

Söz konusu düzenleme, yayımı tarihinde yürürlüğe girecektir.   

1 MADDE 42 – 6802 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. “GEÇİCİ MADDE 3- Bu Kanunun 34 üncü maddesinde yer alan konaklama vergisi oranı 31/12/2020 tarihine kadar % 1 olarak uygulanır.”

III. CEZA HUKUKUNA İLİŞKİN DÜZENLEMELER

 a) Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun Kapsamında Bulunan Suçlara İlişkin Düzenlemeler

5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’ ile ilgili getirilen değişiklilere ilişkin olarak, eklenen düzenleme aşağıdaki gibidir:

“MADDE 32- 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiş ve dördüncü fıkrasında yer alan “(6) numaralı alt bentlerinde” ibaresi “(6) ve (7) numaralı alt bentlerinde ve (c) bendinde” şeklinde değiştirilmiştir.

“c) 29/4/1959 tarihli ve 7258 sayılı Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanunda yer alan suçlar.”

Yapılan değişiklik sonrasında, 5651 sayılı Kanun uyarınca içeriği sınırlı sayıdaki suçları oluşturan yayınlar hakkında erişimin engellenmesi kararı verilmekteyken işbu yeni hüküm uyarınca sınırlı sayıdaki suçlara bir yenisi daha eklenerek içeriği artık 7258 sayılı Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun’da yer alan suçlardan olduğu belirlenen yayınlar hakkında da erişimin engellenmesi kararı alınabilecektir.

Ek olarak kumar oynanması için yer ve imkân sağlama suçu ile 7258 sayılı Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanunda yer alan suçları oluşturan yayınlar için de Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanına re’sen erişimin engellenmesi kararını alma imkânı tanınmıştır.

Yukarıda belirtilmiş olan 32. madde, yayım tarihi olan 26.03.2020 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.

b) 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda Yer Alan Sürelerin Durdurulması Hakkındaki Geçici Değişikliğe İlişkin Düzenlemeler

7226 sayılı Kanun’un Geçici 1. maddesi ile sürelere ilişkin olarak aşağıdaki değişiklikler gerçekleştirilmiştir.

“ GEÇİCİ MADDE 1 (1) Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla; a) … 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden itibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır. Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır. … (2) Aşağıdaki süreler bu maddenin kapsamı dışındadır: a) Suç ve ceza, kabahat ve idari yaptırım ile disiplin hapsi ve tazyik hapsi için kanunlarda düzenlenen zamanaşımı süreleri. b) 5271 sayılı Kanunda düzenlenen koruma tedbirlerine ilişkin süreler… …

Yukarıda bulunan Geçici 1. madde uyarınca Ceza Muhakemesi Kanunu ile usul hükmü içeren tüm kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ile hakim tarafından belirlenmiş olan süreler 13.3.2020 tarihinden itibaren 30.04.2020 tarihine kadar durdurulmuştur.

Ek olarak uzlaştırma kurumlarındaki süreler de yine 13.03.2020 tarihinden 30.04.2020 tarihine kadar durdurulmuştur.

Durdurulmuş olan işbu süreler 01.05.2020 (dahil) tarihinden itibaren kaldığı yerden devam edecektir. Ancak durdurulma tarihi olan 13.03.2020 tarihi itibariyle bitmesine 15 gün ve daha az kalan süreler bakımından 01.05.2020 (dahil) tarihiden itibaren devam edecek olan “kalan süre” 15 gün daha uzamış sayılacaktır.

Tüm bunlara ek olarak durdurulmayan ve halen işlemekte olan süreler de mevcuttur bunlar ise;

• Suç ve ceza, kabahat ve idari yaptırım ile disiplin hapsi ve tazyik hapsi için kanunlarda düzenlenen zamanaşımı süreleri, • Ceza Muhakemesi Kanununun 4. Kısmında bulunan yer alan; Yakalama ve Gözaltı, Tutuklama, Adlî Kontrol, Arama ve Elkoyma, Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi, Gizli Soruşturmacı ve Teknik Araçlarla İzleme “Koruma Tedbirleri”ne ilişkin süreler, • Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat talebine ilişkin sürelerdir.

Yukarıda belirtilmiş olan Geçici 1. madde, yayım tarihi olan 26.03.2020 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.

c) Karşılıksız Çek Suçuna İlişkin Yasal Değişiklikler 

7226 sayılı Kanun’un 49. maddesi ile 5941 sayılı Çek Kanunu’na aşağıdaki hüküm eklenmiştir.

“MADDE 49- 14/12/2009 tarihli ve 5941 sayılı Çek Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 5- (1) 5 inci maddede tanımlanan ve 24/3/2020 tarihine kadar işlenen suçtan dolayı mahkûm olanların cezalarının infazı, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla durdurulur. Hükümlü tahliye tarihinden itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birini alacaklıya ödemek zorundadır. Kalan kısmını üç aylık sürenin bitiminden itibaren ikişer ay arayla on beş eşit taksitle ödemesi durumunda mahkemece, ceza mahkumiyetinin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir. İnfazın durdurulduğu tarihten itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birinin ödenmediği takdirde alacaklının şikayeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilir. Hükümlü taksitlerden birini süresi içinde ilk defa ödemediği takdirde ödemediği bu taksit, sürenin sonuna bir taksit olarak eklenir. Kalan taksitlerden birini daha ödemediği takdirde alacaklının şikayeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilir. (2) Hükmün infazının durdurulması hâlinde ceza zamanaşımı işlemez. (3) Bu madde uyarınca infazı durdurulan kişi hakkında mahkemece Ceza Muhakemesi Kanununun 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan adlî kontrol tedbirine karar verilebilir. (4) Bu madde uyarınca verilecek kararlarda, hükmü veren icra ceza mahkemesi yetkilidir. Mahkemece bu madde uyarınca verilecek tüm kararlar alacaklıya tebliğ edilir. (5) Bu madde uyarınca verilecek kararlara karşı itiraz kanun yoluna gidilebilir. İtirazın incelenmesinde İcra ve İflas Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirlenen itiraz usulü uygulanır. (6) Bu madde hükümleri her bir suç için ancak bir kez uygulanabilir.”

Halihazırda 5941 sayılı Kanun’un 5. maddesinde düzenlenmiş olan ve kanuni ibraz süresi içerisinde bulunan bir çeke ilişkin karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında adli para cezası ile çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı uygulanmasına hükmedilmektedir.

Ancak yukarıda bulunan değişiklikle beraber işbu suçu 24.03.2020 tarihine kadar işlemiş olanlar hakkında uygulanmakta/uygulanacak olan cezaların yürürlük tarihi olan 26.03.2020 itibariyle her bir suç için bir kez olmak üzere durdurulmasına karar verilmiştir. 

Hakkında infazın durdurulması kararı verilen kişiler için yurtdışına çıkamama şeklinde adli kontrol tedbiri de uygulanabileceğine dikkat edilmelidir.

Önemle belirtmek gerekir ki ilk olarak işbu suçtan kaynaklı olarak infazı süren cezaya ilişkin tahliye tarihinden itibaren 3 ay içerisinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının 1/10’unun alacaklıya ödenmesi gerekmektedir. Akabinde ise kalan bedelin işbu üç aylık sürenin bitiminden itibaren ikişer ay arayla on beş eşit taksitle ödemesi zorunlu olup bu halde işbu suçun faili hakkında kurulan mahkumiyet hükmü bütün sonuçları ile ortadan kaldırılacaktır. 

Yukarıda belirtilen ilk üç aylık süre zarfında alacaklıya karşı gerçekleştirilmesi gereken çek bedelinin ödenmeyen kısmının 1/10’una ilişkin ödemenin tam ve zamanında ifa edilmemesi halinde alacaklının şikayeti üzerine mahkeme kararıyla durdurulan mahkumiyet hükmünün devamına karar verilecektir.

İlk üç aylık sürenin bitiminden itibaren ödenecek olan taksitlerden herhangi birisinin ilk defa

ödenmemesi halinde işbu taksit sürenin sonuna bir taksit olarak eklenecektir. Ancak kalan taksitlerden herhangi birinin tekrar ödenmemesi halinde alacaklının şikayeti üzerine mahkeme kararıyla infazı durdurulmuş olan mahkumiyet hükmünün devamına karar verilecektir.

Bu değişiklik uyarınca verilecek tüm kararlar mahkumiyet hükmüne karar veren icra ceza mahkemeleri tarafından verilecek olup yetkili icra ceza mahkemeleri tarafından işbu düzenleme uyarınca verilecek tüm kararlara karşı kanun yolu olarak itiraz usulü belirlenmiştir.

Yukarıda belirtilmiş olan 49. madde, yayım tarihi olan 26.03.2020 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.

IV. İŞYERİ KİRA BEDELLERİNİN ÖDENMEMESİ İLE İLGİLİ DÜZENLEMELER

7226 sayılı Kanun’un Geçici 2. maddesi dairesinde işverenler için tanzim edilmiş düzenleme ile de 01.03.2020 tarihinden 30.06.2020 tarihine kadar işleyecek iş yeri kira bedellerinin ödenememesinin kira sözleşmelerinin feshi ve tahliye sebebi oluşturmayacağı ifade edilmiştir.

V. ÇEŞİTLİ KANUNLARDA YER ALAN SÜRELERE İLİŞKİN DÜZENLEMELER

Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla; çeşitli kanunlarda yer alan süreler ile ilgili düzenlemeler yapılmış olup; ilgili düzenlemeler aşağıdaki şekildedir:

“a) Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden,

b) 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlarda belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim veya icra ve iflas daireleri tarafından tayin edilen süreler; nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere tüm icra ve iflas takipleri, taraf ve takip işlemleri, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınması, ihtiyati haciz kararlarının icra ve infazına ilişkin işlemler 22/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden,

itibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır. Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır.

(2) Aşağıdaki süreler bu maddenin kapsamı dışındadır:

a) Suç ve ceza, kabahat ve idari yaptırım ile disiplin hapsi ve tazyik hapsi için kanunlarda düzenlenen zamanaşımı süreleri. b) 5271 sayılı Kanunda düzenlenen koruma tedbirlerine ilişkin süreler. c) 6100 sayılı Kanunda düzenlenen ihtiyati tedbiri tamamlayan işlemlere ilişkin süreler.

(3) 2004 sayılı Kanun ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlar kapsamında; a) İcra ve iflas daireleri tarafından mal veya haklara ilişkin olarak ilan edilmiş olan satış gününün durma süresi içinde kalması halinde, bu mal veya haklar için durma süresinden sonra yeni bir talep aranmaksızın icra ve iflas dairelerince satış günü verilir. Bu durumda satış ilanı sadece elektronik ortamda yapılır ve ilan için ücret alınmaz, b) Durma süresi içinde rızaen yapılan ödemeler kabul edilir ve taraflardan biri, diğer tarafın lehine olan işlemlerin yapılmasını talep edebilir, c) Konkordato mühletinin alacaklı ve borçlu bakımından sonuçları, durma süresince devam eder, ç) İcra ve iflas hizmetlerinin aksamaması için gerekli olan diğer tedbirler alınır.

(4) Durma süresince duruşmaların ve müzakerelerin ertelenmesi de dâhil olmak üzere alınması gereken diğer tüm tedbirler ile buna ilişkin usul ve esasları; a) Yargıtay ve Danıştay bakımından ilgili Başkanlar Kurulu, b) İlk derece adli ve idari yargı mercileri ile bölge adliye ve bölge idare mahkemeleri bakımından Hâkimler ve Savcılar Kurulu, c) Adalet hizmetleri bakımından Adalet Bakanlığı, belirler.”

Söz konusu düzenlemeler çerçevesinde,

a. dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; İdari Yargılama Usulü Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13.03.2020 (bu tarih dâhil) tarihinden,

b. İcra ve İflas Kanunu ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlarda belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim veya icra ve iflas daireleri tarafından tayin edilen süreler; nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere tüm icra ve iflas takipleri, taraf ve takip işlemleri, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınması, ihtiyati haciz kararlarının icra ve infazına ilişkin işlemler 22.03.2020 (bu tarih dâhil) tarihinden, itibaren 30.04.2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durmuş kabul edilecektir.

Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılacaktır. Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatmaya ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltmaya yetkili kılınmıştır.

Aşağıda sayılan süreler için anılan durma halinden etkilenmeyecektir:

• Suç ve ceza, kabahat ve idari yaptırım ile disiplin hapsi ve tazyik hapsi için kanunlarda düzenlenen zamanaşımı süreleri, • Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenen koruma tedbirlerine ilişkin süreler, • Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenen ihtiyati tedbiri tamamlayan işlemlere ilişkin süreler.

İcra ve iflas daireleri tarafından mal veya haklara ilişkin olarak ilan edilmiş olan satış gününün durma süresi içinde kalması halinde ise bu mal veya haklar için durma süresinden sonra yeni bir talep aranmaksızın icra ve iflas dairelerince satış gününün verilebileceği, bu durumda satış ilanının sadece elektronik ortamda yapılacağı ve ilan için ücret alınmayacağı Kanun metninde karşılığını bulan bir diğer düzenlemedir.

30.04.2020 tarihine kadar icra dosyalarına rızaen yapılan ödemelerin kabul edileceği ve taraflardan birinin, diğer tarafın lehine olan işlemlerin yapılmasını talep edebileceği yine Kanun kapsamında getirilen düzenlemelerdendir.