“Vergi Usul Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 7338 Sayılı Kanun” 26.10.2021 tarihli ve 31639 sayılı Resmi Gazetede yayımlandı.
- Maddeden oluşan Kanun ile yapılan düzenlemelerden öne çıkan bazı hususlar özetle aşağıdaki gibidir.
1-KAZANÇ İSTİSNALARINA İLİŞKİN DÜZENLEME
1 Basit Usulde Tespit Edilen Kazançlara İstisna
Kanunun 1. maddesi ile , kazançları basit usulde tespit olunan mükelleflerin basit usulde tespit edilen kazançları 1/1/2021 tarihinden itibaren elde edilen kazançlara uygulanmak üzere gelir vergisinden istisna tutulmuştur.
Bu usulde vergilendirilenler, kazancın tespiti ve Vergi Usul Kanununun defter tutma hükümleri hariç; bildirme, vesikalar, muhafaza, ibraz, diğer ödevler ve ceza hükümleri ile VUK ve diğer kanunlarda yer alan ikinci sınıf tüccarlar hakkındaki hükümlere tabi olma durumları devam etmektedir.
1/1/2022 tarihinden itibaren elde edilen kazançlara uygulanmak üzere, sosyal içerik üreticilerinin sosyal paylaşım ağları üzerinden elde ettikleri kazançlar ile akıllı telefon veya tablet gibi mobil cihazlar için uygulama geliştirenlerin, elektronik uygulama paylaşım ve satış platformları üzerinden elde ettikleri kazançları toplamı Gelir Vergisi Kanunu 103.maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2021 yılı için 650.000 TL) aşmayan mükelleflerin bu kazançları gelir vergisinden istisna edilmiştir.
Düzenleme 1/1/2022 tarihinden itibaren elde edilen kazançlara uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girecektir. Ayrıca KDV Kanununun 17.maddesinde yapılan değişiklikle Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 20/B maddesi kapsamında vergilendirilen kazançlara konu teslim ve hizmetler, katma değer vergisinden istisna edilmiştir.
İstisnadan faydalanılabilmesi için Türkiye’de kurulu bankalarda bir hesap açılması ve bu faaliyetlere ilişkin tüm hasılatın münhasıran bu hesap aracılığıyla tahsil edilmesi şart olup; Bankalar, bu kapsamda açılan hesaplara aktarılan hasılat tutarı üzerinden, aktarım tarihi itibarıyla %15 oranında gelir vergisi tevkifatı yapacaktır.
Bu durumda olanların, 94 .maddenin birinci fıkrası kapsamında tevkifat yapma yükümlülüğü bulunmayacaktır.
II-GEÇİCİ VERGİYE İLİŞKİN DÜZENLEME
Cari vergilendirme dönemi içerisindeki üç, altı ve dokuz aylık periyodlar üçer aylık dönemler itibariyle geçici vergi dönemleri kabul edilmektedir. İlgili takvim yılı veya hesap döneminin son üç aylık dönemi ise geçici vergi dönemi kapsamından çıkarılmıştır.
Düzenleme 2022 yılı vergilendirme dönemine ilişkin verilecek beyannamelerden it ibaren uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir. (Madde:9)
Buna göre geçici vergi dönemleri 1.1.2022 tarihinden itibaren aşağıdaki gibi olacaktır:
Birinci dönem: Ocak – Şubat – Mart İkinci dönem: Nisan – Mayıs – Haziran Üçüncü dönem: Temmuz – Ağustos – Eylül
Bu düzenleme, 2022 yılı vergilendirme dönemine ilişkin verilecek beyannamelerden itibaren uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.
III-GELİR VERGİSİ KANUNUNA İLKİN DÜZENLEMELER
1-Vergiye Uyumlu Mükelleflerde Vergi İndiriminden Faydalanabilme Şartlarının Kolaylaştırılması
Vergiye uyumlu mükelleflere vergi indiriminin düzenlendiği 193 sayılı kanunun 121. Maddesinin ikinci fıkrasının ikinci bendinde değişiklik yapılarak, indirimden yararlanma koşulu olan indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile önceki iki yılda haklarında tarhiyat yapılmamış olması koşulu, yapılan tarhiyatlann kesinleşmesine bağlanmaktadır.
Dolayısıyla maddede belirtilen süre içerisinde haklarında tarhiyat yapılmış olmakla birlikte tarhiyatın kesinleşmemiş olması halinde de mükelleflerin anılan indirimden yararlanabilecekler.
Bununla birlikte, söz konusu süre içerisinde kesinleşen tarhiyatın birinci fıkrada belirlenen indirim tutar sınırının %1 inden az olması durumunda da indirimden yararlanma şartları ihlal edilmiş sayılmayacaktır.
Örneğin 2021 yılında verilecek beyannameler için bu tutar 1.500.000 TL olarak belirlenmiştir. 1/1/2022 tarihinden itibaren verilecek beyannameler için bu sınırın 2.000.000 TL olarak belirlenmesi durumunda 2019, 2020 ve 2021 yıllarında yapılıp kesinleşen tarhiyatın 20.000 TL yi geçmemesi durumunda indirim şartı ihlal edilmiş sayılmayacaktır.
Uygulama 1/1/2022 tarihinden itibaren verilmesi gereken yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinde uygulanacaktır.
(Madde:10) 2 Tarımsal Destek Ödemeleri Üzerinden Tevkif Edilerek Tahsil Edilen Gelir Vergisine İlişkin Düzenleme
Gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçilerin vergilendirme usulü tevkifat yoluyla vergilendirme olduğu için, bu ödemeler de ödemenin niteliğine göre farklı oranlarda tevkifat yoluyla vergilendirilmektedir.
Bu Kanun ile GVK’ye eklenen mükerrer 20/C madde ile kamu kurum ve kuruluşları tarafından çiftçilere yapılan destek ödemeleri gelir vergisinden istisna edilmekte ve bu ödemelerden herhangi bir vergi kesintisi yapılmaması sağlanmaktadır.
Bu düzenleme yayımı tarihinde (26.10.2021) yürürlüğe girmiştir. (Madde:3)
IV-VERGİ USUL KANUNU’NA İLİŞKİN BAZI DÜZENLEMELER
1-Gider Pusulasının Düzenlenme Zorunluluğunun Bulunduğu Durumlara Açıklık Getirilmesi
VUK’un “İspat Edici Kağıtlar” başlıklı 227 nci maddesinde, “Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.” hükmü bulunmaktadır. Söz konusu kayıtların ise anılan Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan, fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu şeklindeki belgelerden herhangi birisi ile tevsik edilmesi gerekmektedir.
Bu kapsamda, VUK’un 234 üncü maddesinde düzenlenen gider pusulası da bahse konu tevsi k edici belgeler arasında yer almakla birlikte, uygulamada mükellefler nezdinde bahse konu belgenin düzenlenmesi gereken durumlar hakkında tereddütler yaşanabilmektedir.
Örneğin, Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığınca verilen 16/05/2013 tarihli ve 70280967-105[234- 2012/14]-89 sayılı özelgede “Diğer bir ifadeyle, banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen belgeler işlemi (hizmeti) değil buna ilişkin tahsilat ve ödemeyi tevsik etmekte, bu işleme ilişkin olarak borçlanılan tutarın ise kiraya verenin mükellef olması halinde düzenleyeceği fatura, mükellef olmaması halinde ise tarafınızca düzenlenecek gider pusulası ile tevsiki zorunlu bulunmaktadır.” açıklamasına yer verilmiştir.
Bu Kanun ile VUK’un 234.maddesinde yapılan düzenlemeyle, gider pusulasının düzenlenme zorunluluğunun bulunduğu durumlara açıklık getirilmekte ve belgenin düzenlenme süresinin de 7 gün olduğu açık bir şekilde ifade edilmektedir.
Ayrıca, maddede öngörülen hallerde banka, ödeme kuruluşu ve PTT tarafından düzenlenen belgeler (dekont, alındı vb.) ile bu Kanun uygulamasında belge düzenleme yükümlülüğü bulunmayan kamu kurum ve kuruluşlarının tabi oldukları diğer ilgili mevzuat dahilinde düzenledikleri belgeler gider pusulası yerine kabul edilmekte ve bu hallerde mükellefler tarafından ayrıca gider pusulası düzenlenmemesi sağlanmaktadır.
Bu düzenleme yayımı tarihini takip eden ayın başında (1.11.2021) yürürlüğe girecektir. (Madde:23)
2-Elektronik Ortamda Vergi Dairesinin Kurulmasına İlişkin Düzenleme
Bu kanun ile, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 4.maddesinin ikinci fıkrasında yapılarak değişiklikle, fiziki ortamdan bağımsız olarak elektronik ortamda vergi dairesinin kurulması, vergi dairelerinin diğer vergi dairelerinin şubesi olarak belirlenmesi suretiyle mükelleflere hızlı ve etkin hizmet verilebilmesinin sağlanması, vergi dairesince yapılan işlemlerin elektronik ortamda kurulan vergi daireleri tarafından da yerine getirilmesine imkan sağlanmış ve bunun ile ilgili düzenlemeler yapma konusunda Hazine ve Maliye Bakanlığına yetki verilmiştir. (Madde:12)
3-Yabancı Memlekette Bulunanlara Tebliğatın İletilmesine İlişkin Düzenleme
213 sayılı kanunun Yabancı memlekette bulunanlara tebliğatın iletilmesine ilişkin 97. Maddesinde değişiklikler yapılmıştır. Değişiklik ile, tebligat sürecinin etkinleştirilmesi amacıyla, yabancı memleketlerde bulunan Türk vatandaşlarına yapılacak tebligatlar Gelir idaresi Başkanlığına gönderilmeksizin, vergi dairesi başkanlıkları, vergi dairesi başkanlığı bulunmayan yerlerde defterdarlıklar tarafından doğrudan yurtdışı temsilciliklerine gönderilecek ve tebligat o ülkenin mevzuatına göre muhataba tebliğ edildiği belgelendirildiğinde, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde Türkiye elçiliği veya konsolosluğuna başvurulmadığı takdirde tebligat otuzuncu günün bitiminde yapılmış sayılacak. (Madde:14)
4-İlan Yolu İle Tebligat Usulü Uygulamasına Geçiş İle İlgili Düzenleme
İlan yolu ile yapılan tebligat usulüne yeni bir uygulama eklenmiştir. Yeni uygulama ile ilan yolu ile tebligat bildirimi vergi daireleri açısından Gelir İdaresi Başkanlığının, diğerleri için ilgili idarenin resmi internet sitesinde de 1/6/2022 tarihinden itibaren duyurulabilecek. (Madde:15)
5-Dijital Ortamda İnceleme Süreçlerine İlişkin Düzenleme
Mükelleflerin büyük çoğunluğunun elektronik defter ve belge kullanması sebebi ile 1/7/2022 tarihinden itibaren inceleme süreçleri dijital ortamdan yapılabilecektir.
1/7/2022 tarihinden itibaren uygulanmak üzere, dijital vergi denetim sisteminin geliştirilmesi ve inceleme sürelerinin kısaltılması için incelemeye tabi olana, vergi incelemesinin konusunu ve incelemeye başlanıldığı hususunu bir yazıyla bildirilecek.
Ayrıca, yazının bir örneğini bağlı olduğu birime ve ilgili vergi dairesine gönderilecek. (Madde:17,18)
6-Kamu Kurum Ve Kuruluşları Tarafından Yapılan Bildirimlere ilişkin Yeni Düzenleme
Bu kanunun ile 213 sayılı kanuna “Kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan bildirim başlıklı 170/A maddesi eklenmiştir. Yeni eklenen madde ile, Hazine ve Maliye Bakanlığı, bu Kanuna göre mükelleflerin bildirmeye mecbur olduğu bilgilerin, kamu kurum ve kuruluşları tarafından Bakanlığa yazılı veya elektronik olarak bildirilmesi durumunda, bu bildirimi mükellefler tarafından yapılmış bildirim olarak kabul etmeye, bu şekilde kabul edilecek bildirimleri faaliyet konusu, gelir unsuru ile mükellefiyet, vergi, iş yeri ve şirket türlerini ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak tespit etmeye ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir. (Madde:19)
7-Elektronik Olarak Tutulan Defterlerde Tasdik Kabulü
Bu kanunun ile 213 sayılı kanuna “Elektronik olarak tutulan defterlerde tasdik” başlıklı 226/A maddesi eklenmiştir. Eklenen yeni madde ile, Türk Ticaret Kanununun 64.maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan yetki kapsamında Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığınca müştereken belirlenen usul, esas ve süreler dahilinde elektronik ortamda tutulan defterler için berat alınması, elektronik ortamda tutulan diğer defterlerin ise Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen usul, esas ve süreler dahilinde onaylanması bu Kanun uygulamasında tasdik hükmündedir. Berat ve onayın belirlenen usul, esas ve süreler dahilinde alınmaması veya yapılmaması durumunda defterler tasdik ettirilmemiş sayılır. (Madde:20)
8-Yeminli Mali Müşavirlerce Düzenlenmiş Tasdik Raporu İbrazına İlişkin Düzenleme
213 sayılı Kanunun mükerrer 227.maddesinde yapılan değişiklikle,yararlanılması Yeminli Mali Müşavirlerce düzenlenmiş tasdik raporu ibrazı şartına bağlanan muafiyet, istisna, zarar mahsubu ve benzeri konularda, tasdik raporunun ilgili mevzuat ve mezkûr maddenin üçüncü fıkrasındaki süre içerisinde ibraz edilmemesi durumunda, mükellefe tebliğ edilmek şartı ile 60 günlük bir mühlet verilmesi ve bu süre içinde verilmesi halinde tasdik raporu zamanında verilmiş sayılacaktır.
9-Şüpheli Alacaklara İlişkin Düzenleme
213 sayılı Kanunun Şüpheli alacaklara ilişkin 323.maddesinde yapılan değişiklik ile, Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla İşletmeler tarafından yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük olan alacaklara ilişkin azami 3.000 Türk Lirası bir tutar belirlenmiştir ve bu konudaki belirsizlik giderilmiştir. Diğer taraftan şüpheli alacak hükümlerinin işletme hesabı esasında defter tutan mükellefler açısından da uygulanabilmesi için aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“İşletme hesabı esasında defter tutan mükellefler, yukarıdaki fıkralar kapsamında tespit edilen şüpheli alacaklarını defterlerinin gider kısmına ve bunlardan sonradan tahsil edilen miktarları ise tahsil edildikleri dönemde defterlerinin gelir kısmına, hangi alacaklara ait olduğunu gösterecek şekilde, kaydederler.” (Madde:35)
10-Değerleme Ölçütlerinin Genişletilmesi
213 sayılı kanunun 261. Maddesinde değişiklik yapılarak iktisadi kıymetlerin değerlenmesinde değerleme ölçütleri arasına “Alış bedeli” de ilave edilmiştir. (Madde:26) 213 sayılı kanunun 268/A maddesi eklenerek iktisadi kıymetlerin değerleme ölçütlerine eklenen alış bedelinin tanımı yapılmıştır. (Madde:28)
Alış bedeli: Alış bedeli, bir iktisadi kıymetin satın alma bedelidir. İktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi ile ilgili diğer giderler alış bedeline dâhil değildir.
213 sayılı kanunun 262. Maddesinde yapılan değişiklik ile, İktisadi kıymetlerin değerleme esaslarından biri olan maliyet bedeline eklenebilecek giderler belirlenmiştir. (Madde:27)
Aşağıda sayılan giderler de maliyet bedeline dahil edilir.
- İktisadi kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile doğrudan ilgili; gümrük vergileri, gümrük komisyonları, yükleme, boşaltma, nakliye ve montaj giderleri,
- İktisadi kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile doğrudan ilgili; resim ve harçlar, noter, tapu, mahkeme, değer tespiti, danışmanlık, komisyon ve ilan giderleri,
- İktisadi kıymetin finansmanında kullanılan kredilere ait faiz giderleri ve bunlara ilişkin kur farklarının; emtiada emtianın stoklara girdiği tarihe kadar, diğer iktisadi kıymetlerde ise iktisa di kıymetin envantere alındığı hesap döneminin sonuna kadar olan kısmı ile söz konusu kredilere ilişkin giderler (Faiz giderleri ile kur farklarının diğer kısımlarını maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.),
ç) İktisadi kıymetin stoklara veya envantere alındığı tarihe kadarki depolama ve sigorta giderleri,
- Gayrimenkullerde mevcut bir binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsasının tesviyesinden mütevellit giderler.
Gayrimenkullerle doğrudan ilgili olması şartıyla, bunların envantere alındığı hesap dönemi sonuna kadar alınan hibeler maliyet bedelinden indirilir.
İktisadi kıymetin (emtia hariç) iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile ilgili olan özel tüketim vergisi, indirilemeyecek katma değer vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi ile kaynak kullanımını destekleme fonunu maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.
11-Gayrimenkullerde Maliyet Bedeline Giren Giderlerin Kaldırılması
213 sayılı kanununa göre iktisadi işletmelere dahil kıymetleri değerlenmesinde gayrimenkullerde maliyet bedeline giren giderlerin belirlendiği 270.Madde yürürlükten kaldırılmıştır. (Madde:29)
12-Demirbaş Eşyanın Maliyet Bedelinin Belirlenmesinde Yapılan Değişiklikler
213 sayılı kanunun 273.maddesinde yapılan değişiklik ile iktisadi işletmelere dahil kıymetleri değerlenmesinde demirbaş eşyanın maliyet bedeline giren “komüsyon ve nakliye giderleri gibi özel giderlerdiri.” maliyet bedeline ilave edilmeyecek. (Madde:30)
13-Enflasyon Düzeltmesi Koşullarının Oluşmadığı Dönemlerde Yeniden Değerleme İmkanı Getirilmesi
Yeniden değerleme uygulaması 1.1.2004 tarihine kadar VUK’un mükerrer 298 inci maddesinde düzenlenmekteydi. 30 Aralık 2003 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 5024 Sayılı Kanun ile 1.1.2004 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere, “Yeniden Değerleme” başlıklı mükerrer 298 inci maddenin başlığı “Enflasyon düzeltmesi ve yeniden değerleme oranı” olarak değiştirilmiş ve ilgili madde hükmünden yeniden değerleme uygulaması kaldırılmıştı.
Şuan için 7326 sayılı Kanun’un 11.maddesi ile Vergi Usul Kanununun geçici 31 inci maddesine eklenen 7.fıkra ile 31.12.2021 tarihine kadar şirketlerin aktiflerinde bulunan taşınmazlar ile amortismana tabi iktisadi kıymetlerini yeniden değerlemeye tabi tutarak (Yİ-ÜFE değerine) bugünkü değerine getirilmesine imkanı sağlanmaktadır. Ayrıca değer artışı tutarı üzerinden %2 oranında vergi hesaplanmaktadır.
Bu Kanunun 31 inci maddesi ile VUK’un mükerrer 298 inci maddesi başlığı “Enflasyon düzeltmesi, yeniden değerleme oranı ve yeniden değerleme:” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye tekrardan, yeniden değerleme uygulamasını getiren yeni bir fıkra eklenmiştir.
Buna göre, tam mükellefiyete tabi ve bilanço esasına göre defter tutan g elir veya kurumlar vergisi mükellefleri (enflasyon düzeltmesi yapanlar ile kayıtlarını Türk para birimi dışında başka bir para birimiyle tutmalarına izin verilenler hariç) enflasyon düzeltmesi yapma şartlarının gerçekleşmediği hesap dönemlerinin sonu itibarıyla, bilançolarına dâhil bulunan amortismana tabi iktisadi kıymetlerini (bu niteliklerini korudukları müddetçe sat-kirala-geri al işlemine veya kira sertifikası ihracına konu edilenler hariç) ve bunlar üzerinden ayrılmış olup bilançolarının pasifinde gösterilen amortismanları bazı şartlar doğrultusunda yeniden değerleyebileceklerdir.
Yeniden değerlemede, iktisadi kıymetlerin ve bunlara ait amortismanların, değerlemenin yapılacağı hesap dönemi sonu itibarıyla yasal defter kayıtlarında yer alan değerleri dikkate alınacaktır. İktisadi kıymetlerin ve bunlara ilişkin amortismanların, yeniden değerlemenin yapılacağı yıla ait olan yeniden değerleme oranı ile çarpılması suretiyle yeniden değerleme sonrası
değerleri bulunacaktır.
Yeniden değerleme neticesinde iktisadi kıymetlerin değerinde meydana gelen değer artışı, yeniden değerlemeye tabi tutulan iktisadi kıymetlerin her birine isabet eden değer artışı ayrıntılı olarak görünecek şekilde, bilançonun pasifinde özel bir fon hesabında gösterilecektir.
İktisadi kıymetlerini bu kapsamda yeniden değerlemeye tabi tutanlar bu kıymetlerini, yeniden değerleme sonrasında bulunan değerleri üzerinden amortismana tabi tutmaya devam edeceklerdir.
Pasifte özel bir fon hesabında gösterilen değer artışı tutarının, sermayeye ilave edilme dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen kısmı, bu işlemin yapıldığı dönem kazancı ile ilişkilendirilmeksizin bu dönemde gelir veya kurumlar vergisine tabi tutulacaktır. Sermayeye eklenen değer artışları, ortaklar tarafından işletmeye ilave edilmiş kıymetler olarak kabul edilecektir. Bu işlemler kâr dağıtımı sayılmayacaktır.
Yeniden değerlemeye tabi tutulan iktisadi kıymetlerin elden çıkarılması (satış, devir, işletmeden çekiş, tasfiye gibi) halinde, bunlara isabet eden pasifte özel bir fon hesabında gösterilen değer artışları aynen amortismanlar gibi işleme tabi tutulacaktır.
Diğer taraftan, VUK’un mükerrer 298.madde metninde yeniden değerleme işlemi sonrasında hesaplanacak bir vergiden bahsedilmemektedir; ancak bu Kanunun 52.maddesi ile VUK’a eklenen geçici 32.maddede, mükerrer 298. maddesine eklenen (ç) fıkrası uyarınca yeniden değerleme yapacak mükelleflerin, istemeleri halinde, ilk kez yeniden değerleme yapacakları hesap döneminden önceki hesap döneminin sonu itibarıyla bilançolarına kayıtlı bulunan taşınmazlar ile amortismana tabi diğer iktisadi kıymetlerini maddede yer alan kapsam, şart ve hükümlere uymak koşuluyla yeniden değerleyebileceklerine ilişkin hükümlere yer verilmiş olup; bu maddede, pasifte özel bir fon hesabında gösterilen değer artışı tutarı üzerinden %2 oranında vergi hesaplanacağına yer verilmiştir.
Bu düzenleme 1/1/2022 tarihinde yürürlüğe girecektir.
14-Günlük amortisman uygulaması konusunda düzenleme yapılmıştır
VUK’un 320 nci maddesinde yapılan değişiklikle, işletme aktifine yeni kaydedilecek amortismana tabi iktisadi kıymetler için aktife girme tarihinden itibaren günlük esasa göre amortisman ayrılabilmesi bir seçimlik imkan olarak mükelleflere tanınmakta ve bunun yanı sıra daha uzun faydalı ömürler dikkate alınarak amortisman sürelerini uzatabilme imkanı getirilmektedir.
Buna göre;
- İşletme aktifine yeni kaydedilecek amortismana tabi iktisadi kıymetler için faydalı ömür süresinin gün olarak hesaplanmasında, Hazine ve Maliye Bakanlığınca yıl olarak tespit ve ilan edilen faydalı ömür süreleri 365 ile çarpılmak suretiyle belirlenecektir.
- Mükelleflere, Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenen faydalı ömür süresinin iki katını ve elli yılı aşmamak, her yıl için aynı nispet uygulanması şartıyla, daha uzun faydalı ömürler dikkate alınarak amortisman sürelerini uzatabilme imkanı getirilmektedir. Örneğin halihazırda jeneratörler 10 yılda amorti edilmekte olup yapılacak düzenlemeyle amortisman süresi 20 yıla kadar uzatılabilecektir. Bu durumda her yıl %5 amortisman oranı dikkate alınacak ve bu şekilde belirlenen amortisman süresi ve oranı, izleyen yıllarda değiştirilemeyecektir.
- Yıl veya gün esasına göre amortisman ayırabilme serbestisi tanınan iktisadi kıymetler bakımından, söz konusu yöntemlerden biri ile amortisman hesaplanmasına başlandıktan sonra, hesaplama şekli değiştirilemeyecektir.
Bu düzenleme kanunun yayımı tarihinden (26.10.2021) itibaren yürürlüğe girmiştir.(Madde: 32, 33,34)
Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde, ortaya çıkan karın geçici hesapta tutulacağı süre konusundaki tereddütlerin mükellef lehine giderilmesi yönelik düzenleme yapılmıştır.Buna göre; satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi veya benzer mahiyetteki bir iktisadi kıymetin iktisabı, işin niteliğine göre zorunlu bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa bu takdirde, satıştan doğan kâr, satışın yapıldığı tarihi takip eden üçüncü takvim yılının sonuna kadar pasifte geçici bir hesapta tutulabilir.
Bu süre içinde, satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi veya benzer mahiyetteki bir iktisadi kıymetin iktisabı gerçekleşmezse, geçici hesapta tutulan kâr, satışın yapıldığı yılı takip eden üçüncü takvim yılının kâr ve zarar hesabına eklenir. (Madde: 36, 37)
16-Pişmanlık hükümlerinde değişiklik yapılmıştır.
VUK 371.maddede yapılan değişiklik ile mükelleflerin, haklarında yapılmakta olan vergi incelemesi ya da yapılan takdire sevk işlemine ilişkin vergi türünden farklı vergi türü için pişmanlıkla beyanname verebilmesi mümkün hale getirilmiştir. Ayrıca maddeye Hazine ve Maliye Bakanlığı maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetki verilmesi konusunda hüküm eklenmiştir.
(Madde:42)
17-Ceza indiriminin kapsamı değiştirilmiştir
VUK 376 ncı maddede yapılan değişiklik ile cezalarda indirime ilişkin düzenlemenin uzlaşma ve tarhiyat öncesi uzlaşma kapsamına alınan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları için de uygulanabilmesine yönelik düzenleme yapılmıştır. (Madde:43)
18-Usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları, uzlaşma kapsamına alınmıştır
5.000 Türk lirasını aşan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları, uzlaşma kapsamına alınmıştır. Uzlaşmaya konu edilebilecek usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının tespitinde cezayı gerektiren fiil bazında kesilecek toplam ceza tutarı dikkate alınır ve 5.000 Türk lirasını aşmayan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları için Kanunun 376 ncı maddesindeki indirim oranı %50 artırımlı olarak uygulanır. (Madde:44, 45)
19-VUK’da “karşılıklı anlaşma” usulü adı altında yeni bir müessese ihdas edilmiştir
Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarıyla bağlantılı tarhiyatlar için VUK’da “karşılıklı anlaşma” usulü adı altında yeni bir müessese ihdas edilmektedir. (Madde:46, 47, 48, 49, 50)
Vergi Usul Kanunun geçici 30.maddesine eklenen fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten 31/12/2023 tarihine kadar (bu tarih dahil), maddenin birinci fıkrasında belirtilen kapsam ve şartlar dâhilinde iktisap edilen yeni makina ve teçhizatlar için uygulanacak amortisman oran ve sürelerinin, t espit ve ilan edilen faydalı ömür sürelerinin yarısı dikkate alınmak suretiyle hesaplanabilmesine imkan sağlanmaktadır. (Madde:51)
V-DİĞER VERGİ KANUNLARINDA YAPILAN DÜZENLEMELER
1-Damga Vergisi Kanununda resmi daire tanımı değiştirilmiştir
Yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarının (YİKOB), 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu uygulamasında resmi daire kapsamına alınması yönünde düzenleme yapılmaktadır. (Madde:53)
2-Damga vergisinde istisna uygulamasının kapsamı genişletilmiştir
Genel ve özel bütçeli idarelere, il özel idarelerine, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarına, belediyelere ve köylere yapılacak bağışlara ilişkin olarak ilgili idare ile bağışlayanlar arasında düzenlenen kağıtlar, istisna kapsamına alınmıştır.
Ayrıca Teminatlı sermaye piyasası araçlarının ihracında, Sermaye Piyasası Kanununun 31/B maddesi kapsamında teminat yöneticisinin taraf oldukları dahil olmak üzere sermaye piyasası araçlarının ihracına konu teminatlara ilişkin olarak düzenlenen makbuz ve kağıtlara damga vergisi istisnası getirilmiştir. (Madde:54)
3-Özel Tüketim Vergisi Kanununda değişiklik yapılmıştır
Tütün mamülleri ile otomotiv ürünlerinde, vergi oran ve tutarı değişikliği konusunda Cumhurbaşkanının yetkisi genişletilmiştir. Ayrıca ÖTV Kanunu II sayılı Cetvelde değişiklik yapılmıştır. (Madde:56,57)
4-Varlık Yönetim Şirketlerinin vergilendirilmeleri konusunda değişiklik yapılmıştır
Varlık yönetim şirketlerine kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl süresince uygulanan damga vergisi, harç ve KKDF istisnası sürekli hale getirilmiş olup, söz konusu şirketlere tanınan banka ve sigorta muameleleri vergisine ilişkin istisna kaldırılmıştır. (Madde:58)
5-Nakdi sermaye artışlarına ilişkin KVK’da değişiklik yapılmıştır
Kurumlar Vergisi Kanununun iü.maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yapılan değişikle nakdi sermaye artışları veya yeni kurulan sermaye şirketlerinde ödenmiş sermayenin nakit olarak karşılanan kısmı için üzerinden Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından indirimden yararlanılan yıl için en son açıklanan “Bankalarca açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranı” dikkate alınarak, ilgili hesap döneminin sonuna kadar hesaplanan tutarın %50’si oranında yapılan düzenlemenin nakdi sermaye artışlarının, yurt dışından getirilen nakitle karşılanan kısmı için %75 olarak uygulanması yönünde düzenleme yapılmıştır. (Madde:59)
6-İndirimli kurumlar vergisi oranı uygulamasında değişiklik yapılmıştır
Yatırım teşvik belgesi bazında yatırım harcamasına yatırıma katkı oranının uygulanmasıyla belirlenen tutarın %10’luk kısmı, kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken ayı takip eden ikinci ayın sonuna kadar talep edilmesi şartıyla, özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi hariç olmak üzere tahakkuk etmiş diğer vergi borçlarından terkin edilmek suretiyle kullanılabilmesine yönelik düzenleme yapılmaktadır. (Madde:60)